14 Ağustos 2018 Salı

SPK DEDİĞİNİ YAPABİLECEK Mİ?



SPK 13.08.2018 tarihinde bir basın açıklaması yaptı. (http://spk.gov.tr/Duyuru/Goster/20180813/0) Açıklamada özetle; basın yayın organlarında çıkan söylenti niteliğindeki haber ve açıklamalara itibar edilmemesi gerektiği vurgulanmış, Sermaye Piyasası Kanunu’nun 107’inci maddesinin 2’nci fıkrası hükmü hatırlatılarak, halka açık bankalar, finansal kuruluşlar ve şirketler hakkında yalan yanlış haber ve açıklama yapanlar ile bunları yayanlar hakkında yasal işlemlerin kararlılıkla yapılacağı ifade edilmiştir.

SPK basın duyurusunda 107’nci maddenin 2’nci fıkrası hükmüne de yer vermiştir. İkinci fıkra hükmü aynen aşağıdaki gibidir:
“(2) Sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını, değerlerini veya yatırımcıların kararlarını etkilemek amacıyla yalan, yanlış veya yanıltıcı bilgi veren, söylenti çıkaran, haber veren, yorum yapan veya rapor hazırlayan ya da bunları yayan ve bu suretle menfaat sağlayanlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar.”

Fıkrada 7.4.2015 tarih ve 29319 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6637 sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 11’inci maddesi ile bir değişiklik yapıldığı anlaşılmaktadır. Yapılan değişikliğin içeriğine baktığımızda, 6362 sayılı SPKn’nun ilk haline göre madde metnine “ve bu suretle menfaat sağlayanlar” ifadesinin eklendiği anlaşılmaktadır. Fıkranın eski şekli ise şu şekildedir:
“(2) Sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını, değerlerini veya yatırımcıların kararlarını etkilemek amacıyla yalan, yanlış veya yanıltıcı bilgi veren, söylenti çıkaran, haber veren, yorum yapan veya rapor hazırlayan ya da bunları yayanlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar.”

Maddenin eski halinde ceza verilmesi için yalan, yanlış, yanıltıcı bilgi vermek, söylenti çıkarmak ve yorum yapmak veya bunları yaymak yeterli iken, maddeye eklenen “bu suretle menfaat sağlayan” ifadesi ile suç için menfaat elde etmiş olma şartı getirilmiştir. Diğer bir ifade ile herhangi bir menfaat elde etmeden yapılacak yalan, yanlış, yanıltıcı haber, yorum ve açıklamalar 107’nci madde anlamında suç sayılmamaktadır.

Maddede yapılan değişiliğin gerekçesi TBMM’nin internet sitesinde (http://mevzuat.tbmm.gov.tr/mevzuat/faces/maddedetaylari?psira=121125&_afrWindowMode=0&_afrLoop=8864835256433826&_adf.ctrl-state=rl19csp7w_4) aşağıdaki şekilde açıklanmıştır:
“6362 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen bilgi bazlı piyasa dolandırıcılığı suçunun, sermaye piyasası aracının fiyatını, değerini veya yatırımcıların yatırım kararlarını etkileme amacıyla gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin somut olay bazında tespiti güç olduğundan, söz konusu amacın, fiili gerçekleştirenin kendisine veya başkasına doğrudan ya da dolaylı menfaat temin etmesi şartı ile somutlaştırılması hedeflenmiştir.”

Özetle değişiklik ile, eylemi yapanın amacının somut olay bazında tespitinin güç olacağı, bu nedenle menfaat elde etme şartı getirilerek amacın somutlaştırılmak istendiği ifade edilmiştir.

Madde metninin eski hali Avrupa Birliğinin Market Abuse düzenlemesine (https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:32014R0596&from=EN) uygun olarak yazılmıştı. Düzenlemede menfaat elde etmiş olma şartı bulunmamaktaydı. Bu durum 107’nci maddenin ilk fıkrasında tanımlanan fiyat bazlı piyasa dolandırıcılığı suçu ile, bilgi bazlı piyasa dolandırıcılığı anlamına gelen ikinci fıkradaki suçun cezalarına da yansımıştı. Şöyleki, fiyat bazlı piyasa dolandırıcılığı suçunda çoğu kez kazanç elde etmek amaçlandığı ve kazanç elde edildiği için (kazanç/menfaat elde etmek suçun oluşması için gerekli bir şart değildir), kesilecek adli para cezasının elde edilen menfaatten az olamayacağı belirtilmiştir. Kanun metninin ilk halinde, bilgi bazlı piyasa dolandırıcılığı suçu menfaat elde etme şartına bağlanmadığı ve bu tür bir menfaatin araştırılmasına ihtiyaç bırakmamak için, kesilecek adli para cezasında elde edilen menfaate atıf yapılmamıştır.

Gelelim asıl ifade etmek istediğimize. Son günlerde özellikle döviz piyasalarında yaşanan yukarı yönlü hareket ile birlikte, başta bankalar olmak üzere pek çok halka açık şirketi olumsuz etkileyebilecek haber, açıklama ve yorumlar, özelllikle sosyal medya aracılığıyla yayılmaya başladı. Bu durum da piyasadaki dalgalanmayı olumsuz etkiledi. Günümüz teknolojisinde, bu tür haber ve açıklamaları yapan sosyal medya hesaplarını bulmak çok da zor değil. Diyelim ki emniyet ve istihbarat yetkilileri bu hesapları kullanan kişileri buldu ve listesini SPK’ya verdi. Peki SPK bu kişilerin doğrudan veya dolaylı, kendi veya başkaları adına bir menfaat elde ettiğini nasıl tespit edecek? Bu tür bir tespitin yapılması, aylarca veya yıllarca araştırma yapılsa da hiç bir zaman mümkün olmayabilir. Çok az kişi hem bu tür haberler yapıp hem de doğrudan kendileri işlem yaparak menfaat elde eder. Menfaat elde eden kişi ile haber veya yorumu yapan kişi arasında bir irtibat bulmak oldukça zordur ve uzun süreli çalışma gerektirecektir. Sonucu şimdiden tahmin etmek hiç de zor değil. Bu açıklamaları yapanlar bulunsa dahi, bu açıklamaları dolayısıyla menfaat elde etmedikleri için haklarında sermaye piyasası kanunu anlamında bir işlem yapılamayacak ve ceza verilemeyecektir.

O halde SPK 2015 yılında Kanunun ilgili maddesinde bu tür bir değişiklik yaparak, neden suçun ispatını daha zor bir hale getirdi. Üstelik AB düzenlemesi menfaat elde etmiş olma şartı getirmemişken. Meclisin SPK’nın görüşü ve onayı olmadan böyle bir kanun değişikliği yapması mümkün değil. SPK bu değişiklik ile özelikle sosyal medya hesapları üzerinden çok hızlı şekilde yayılacak söyletiler ile başta haka açık bankalar olmak üzere, tüm halka açık şirketleri büyük bir tehlikeye karşı korumasız hale neden getirdi? Neden elini kolunu bağlayacak böyle bir düzenleme yaptı? Böyle günlerin geleceğini ve ekonomimizin saldırıya uğrayacağı ve tedbir alması gerektiğini hiç düşünmedi mi?

SPK Kanunda yapılan değişikliği tekrar gözden geçirmeli ve halka açık şirketlerimizi sosyal medya başta olmak üzere yapılacak yanlış, yanıltıcı haberlere karşı koruyucu daha iyi bir düzenlemeyi vakit kaybetmeden yürürlüğe sokmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder